Simülasyon türü, her zaman oynaması en zor türlerden biri olmuştur. Özellikle de shooter’larda bu zorluk daha da çok hissedilir. Kendini Call of Duty, Medal of Honor vb. oyunlara alıştırmış oyuncular için, simülasyon türünün yavaşlığı, sıkıcı gelir. Şimdi ise, hatayı affetmeyen, kahramanlık yaptırmayan bu türün, yeni bir üyesi var elimizde: Operation Flashpoint: Dragon Rising(OFDR).
Geçmişten günümüze, çıkan çoğu savaşın asıl nedeni paradır. OFDR’ın senaryosunda da bu değişmiyor ve bizi Rusya ve Çin arasındaki, A.B.D.’nin de içine dahil olduğu, bir savaşa bırakıyor. Ama simülasyon türünün kanında olduğu gibi, içinde bulunduğumuz savaşın bütün yükü bizim üzerimizde değil. Call of Duty gibi, yapacağımız bir görevi başaramazsak, savaşın kaybedilmeyeceğini biliyoruz(Ama görevi kaybediyoruz tabi ki). Bu da zaten çok büyük olan muharebe alanında bizleri birer piyon durumuna sokuyor. Oyun da bize “Sen sadece görevini yap. Gerisini diğerleri halleder.” mesajını da çok iyi bir şekilde veriyor zaten.
Evet dediğim gibi, görev haritaları çok büyük. Bu büyüklük simülasyon oyuncularını tatmin etse de, klasik shooter’lardan hoşlananları memnun etmeyecektir. Zaten oyunun genel amacı simülasyon oyuncularına düzgün bir deneyim sunmak olduğu için, bunu bir eksi olarak sayamayız. Haritanın büyüklüğü, checkpoint noktalarının azlığı ile doğru orantılı ne yazık ki. Tamam oyun iyi bir simülasyon deneyimi sunmak istiyor, kabul edilir bu ama bazen insan çileden çıkabiliyor. Çoğu yere de yürüyerek gittiğimizden ötürü, haritanın büyüklüğü iyicene can sıkıyor.
OFDR’de en küçük bir hatanız, ölümünüze sebep oluyor. En küçük derken abartmıyorum. Gerçekten de, bir anlık dikkat dağılımı ve yerdesiniz. Bundan dolayı da oyunu yavaş ve kontrollü oynamak durumunda kalıyorsunuz. Ama bu koca savaş alanında yalnız değiliz tabi ki. Yanımıza verilen ekip ile, çoğu çatışmadan yüzümüzün akıyla çıkabiliyoruz. Ekibimize çeşitli komutlar verebiliyoruz. Çatışmanın angajman kuralları, ekibin dizilişi ve hızı, sindirme ateşi gibi klasik emirlerin yanı sıra; arada bir aktif olan hava desteği ile düşmanların binalarını yıkabiliyoruz.
Eğer ola ki vuruldunuz ve ölmediniz. Şans eseri kurşun göğsünüze, kolunuza ya da bacağınıza geldi. Bu durumda kan kaybetmeye başlıyorsunuz. Eğer hemen kendinizi tedavi etmezseniz de, kısa süre içinde ölüyorsunuz. Ama kendimizi tedavi ettiğimiz zaman, tamamı ile iyleşmiyoruz. Çünkü OPDR bir simülasyon oyunu ve gerçek de ne olması gerekiyorsa o oluyor ve kurşunu yediğimiz bölgenin önemine göre oyun deneyimimiz değişiyor. Hele ki bacağınıza kurşun gelmişse, koşma şansınıızı kaybediyorsunuz. Bu da zaten zorlu çatışmalara ve uzun checkpoint aralarına sahip oyunda, iyicene zorlanmanıza sebebiyet veriyor.
OFDR lineer bir oyun değil. Bölüm başlangıcında görev noktasına bırakılıyoruz ve gerisini biz hallediyoruz. İstersek ilerdeki düşman birliği ile sıcak çatışmaya girebiliriz. İstersek düşmanları kanatlardan sararak sürpriz yapabiliriz. İstersek bir jip ile göbekten dalabiliriz(Ki bunu tavsiye etmiyorum). İstersek de yardımcı birlikler ile, düşman hatlarının arkasına sızabiliriz. Bu tamamen bizim oynayış stilimize göre değişiklik gösteriyor.
Bir de madalyonun diğer yüzü var tabi ki. Oyunun en ‘oynayışı etkileyen eksisi’, AI(Yapaz Zeka)’nın bazı durumlarda yerde sürünüyor oluşu. Düşmanlar, ekibimiz aynı yapay ‘geri’ zekalılığı paylaştığı için, oyun zevkimiz baltalanıyor. Dibine kadar gittiğim bir düşmanın umursamaz tavırlar takınması, sinirimi bozuyor. Ekibimiz de verdiğimiz emirlere cevap vermekten aciz olabiliyorlar. Çapraz ateşin altında ayağa kalkan ekip üyelerimiz var, dersem; ne dediğimi anlarsınız herhalde.
En yakın düşmanla aramızda 100-150 metre varken, çalıların arasında eğilmiş pozisyonda nişan almaya çalışırken, tek bir kurşunla ölebiliyoruz. Ekibimiz de hemen öbür dünyayı boylayabiliyor ama biz tek kurşunla yere yığılabiliyorken, ne yazık ki düşmanlar için bu geçerli olmuyor. 3-4 kurşun yemesine rağmen hâlâ ayakta olan düşmanlar, zaten oyunun zor olan yapısını iyicene güçleştiriyor. Ekip arkadaşlarımızın da yapaz zekası hiç de iyi olmadığından ötürü, oyuna alışma sürecinde her çatışmada son checkpoint’e dönmek durumunda kalıyoruz.
Oyunun online seçeneklerine baktığımızda, Co-Op özelliğini görüyoruz. Normalde oyunun senaryosunda bilgisayarın üstlendiği(Daha doğrusu, üstlenemediği) ekibimizi, gerçek insanlar üstleniyor. Görevleri teker teker arkadaşlarımızla oynayabiliyoruz. Bu tabi ki çok daha zevk verici bir oyun deneyimi sunuyor.
OFDR’ın grafiksel kalitesisine, ne iyi ne kötü denilebilir. Killzone 2, Crysis gibi oyunlarla karşılaştırılamaz belki ama günümüzün seviyesinde denilebilir. Yalnız, çevre kaplamaları daha iyi yapılabilirdi. Sesler için de aynı şeyi söylemem gerekiyor. Ama ne yazık ki seslendirme sanatçıların ortaya çıkardıkları iş hiç de hoşuma gitmedi. Bazı yerlerde karakterlerin seslendirmeleri, sanki savaşta değillermiş de beş çayındalarmış gibi yapılmış.
Normalde oyunun oynanışına bir etkisi olmayan ama değinilmesi gereken bir husus var. Oyunun yapımcısı Codemasters. Bu firmayı en son çıkan oyunları Race Driver: GRID ve DiRT’den hatırlıyoruz. Eğer o oyunları oynadıysanız, iki oyunun da menü yapısındaki benzerlikleri farkedeceksinizdir. OPDR de, özellikle DiRT’ün menü sisteminin aynısını kullanılıyor diyebiliriz. Alt menülere girdiğimizdeki geçişler ve yükleme ekranlarındaki istatistikler bile benzer. Oyundaki istatistiklerimiz gösterilmesin demiyorum(Özellikle de simülasyon oyunlarında gösterilmesi gerekir) ama tamamı ile yeni bir oyun deneyimi yaşamak için OPDR’in başına oturmuş insanların, her yükleme ekranında aklına DiRT gelmesi kötü olmuş. Daha yaratıcı fikirlerle gelinebilirdi.
OPDR, bir simülasyon oyunu. OFDR sert bir oyun. Hem de dibine kadar. Bunu ruhsuz olarak da algılıyabilirsiniz ama öyle değil. OPRD'de, Call of Duty kahramanlığı yok. Eğer oynadığınız oyunda kahraman olmayı, dünyanın sizin etrafınıda dönmesini, 20 kurşun aldıktan sonra, sipere girip iyileşmeyi seviyorsanız, bu oyun size göre değil. Ama eğer taktik yapıp ilerlemeyi, yavaş bir oyun yapısını ve zoru seviyorsanız, Operation Flashpoint: Dragon Rising tam size göre bir oyun.
Minimum :
İşletim Sistemi: Windows XP SP 2 veya daha fazla
Ekran Kartı: Shader 3.0 (GeForce 7900 GT / 256 MB VRAM veya daha yüksek), DirectX 9.0c
Ses Kartı: DirectX Uyumlu
Bellek: 1 GB
Sabit Disk: 8 GB
İşlemci: Dual Core CPU 2 x 2.4 GHz
Önerilen :
İşletim Sistemi: Windows XP SP 2 veya daha fazla
Ekran Kartı: Shader 3.0 (GeForce 8800 GT / 512 MB VRAM veya daha yüksek), DirectX 9.0c
Ses Kartı: DirectX Uyumlu
Bellek: 2 GB
Sabit Disk: 8 GB
İşlemci: Quad Core CPU
Bu LİNKİ Görmek Için ÜYE OLMALISINIZ VE CEVAP YAZMALISINIZ...
Bu LİNKİ Görmek Için ÜYE OLMALISINIZ VE CEVAP YAZMALISINIZ...
Bu LİNKİ Görmek Için ÜYE OLMALISINIZ VE CEVAP YAZMALISINIZ...
Bu LİNKİ Görmek Için ÜYE OLMALISINIZ VE CEVAP YAZMALISINIZ...
(serhat01 )